Eylül'de rekor ihracat: Türkiye, yüzünü Dünya'ya döndü

Bir rekorun ötesinde: İhracatın alt metni

Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın ifade ettiği gibi, 22 milyar 670 milyon dolar ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek Eylül ayı ihracatına tanıklık eden Türkiye, bu başarının altında yatan dinamikleri ve global ekonomideki konumunu sorgulama vaktinin geldiğinin sinyallerini veriyor. Ekonomik parametreler, hem yerel hem de global arenada bir dizi etkenin birleşimi olarak karşımıza çıkarken, ihracatın bu başarısının sürdürülebilirliği üzerine kafa yormalıyız.

"Eylülde ihracatımız yıllık yüzde 0,3 artışla 22 milyar 670 milyon dolar olarak gerçekleşti. Cumhuriyet tarihimizin en yüksek Eylül ihracatına ulaştık." - Ticaret Bakanı Ömer Bolat

İthalat verilerindeki düşüş: Geçici bir durum mu?

Öte yandan, ithalatta yüzde 14.1 oranında gözlemlenen azalma, küresel tedarik zincirlerinde yaşanan aksaklıklar, kargo maliyetlerindeki artış ve hammadde teminindeki güçlükleri de akla getiriyor. Çünkü ticaretin diğer kolu olan ithalat, özellikle üretim süreçlerini ve dolayısıyla ihracatı etkileyen önemli bir faktör. Eylül ayı itibariyle 27 milyar 658 milyon dolar olarak kaydedilen ithalatın önümüzdeki aylarda nasıl bir seyir izleyeceği, aynı zamanda Türkiye'nin üretim kapasitesi ve dolayısıyla ihracat başarısını da belirleyecek.

Enerji verileri ışığında ticaretin geleceği

Özellikle enerji verileri hariç tutulduğunda, ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 95.3 olarak gerçekleştiğini görmekteyiz. Enerji ve altın verileri hariç tutulduğunda ise bu oran yüzde 102’ye ulaşıyor. Peki, bu oranın yüksekliği bize enerji ve altın verilerinin Türkiye ekonomisinde ne denli kritik bir rol oynadığını sorgulama imkanı tanıyor mu? Önümüzdeki dönemde, özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına olan yatırımların ve bu alanda yapılan ithalatın Türkiye'nin dış ticaret bilançosuna etkisi büyük olacak gibi duruyor.

Üretim ve ihracat: Sürdürülebilir büyüme için yeni stratejiler

Almanya, ABD ve Irak gibi ticaret partnerleriyle olan ilişkiler, Türkiye'nin hangi ürün gruplarında avantajlı olduğunu ve küresel piyasada nereye pozisyon aldığını ortaya koyuyor. İmalat sanayi içinde yer alan firmaların, tedarik zincirlerindeki aksamalara karşı dayanıklılık göstermeleri ve sürdürülebilir büyüme stratejileri oluşturmaları gelecekteki ticaret başarısı için kritik. İhracatın ve üretimin sürdürülebilirliği için yeşil üretim, dijital dönüşüm ve inovasyonun teşvik edilmesi ve bu yöndeki politikaların geliştirilmesi gerekiyor.